17 Mayıs 2016 Salı

Gökkuşağı

Durulmayan fırtınalardan akıntılara doğru kayıp gider insan çoğu zaman. Hangi rüzgara kapıldığını bilmeksizin savrulur içindeki yangının külleri bir oraya bir buraya. Her güneşin ardında bir yağmur var diye üzülürken düşünülmez yağmur sonrası gökkuşağı. Her gözyaşı sonrası gülümsemeler oturuverir suratına yalandan da olsa. Kaybolmuş gibi hisseder çoğu zaman yıllardır nefes alıp verdiği yerde. Kaybeder çocukluğunun masumiyetini, unutuverir dizlerini kanattığı yokuşları. Kaybedilir mi bütün kazanılanlar ? Peki kaybettiklerini kazanır mı insan bir zaman sonra ? Dönüşünün olmadığını bile bile bekler mi bir şeyleri ?
Her giden gelmez. Her kayboluş, yeni bir yol buluştur. Aynı bozkıra çıkmasa da yollar, yeni ses, yeni nefes demek buluşlar. Dayanmak zorunda hisseder, bazen de kaçıp kurtulmak, saklanmak.  Öyle ki, noktası bile olmadığı bir tümcede özne olmaktır tek dileği. Kaçıp kurtulmak istediği hayattan kopamama içgüdüsü. Sanki bırakırsa dökülecek bütün domino taşları. Bırakmamak zorunda gibi. Gerçeği gördüğü halde yalanlara sarılarak avunmak belki ömrü boyunca yapabileceği en iyi iş. Sonu hep aynı. Sonlar hep hazin. Mutlu bir sona rastladınız mı hiç ? Mutluysa sonu olmamalı hiçbir hikayenin. Pamuk prensesle prensin mutluluğu daim olmalı örneğin. Türlü türlü aforizmalar..
Sonu gelmez ya bazı yazıların, dökülmez ya bazı hisler hiçbir kağıda. Ağzımızdan bile çıkamaz bazı kelimeler, yutkundukça geçecek umudu bir nevi insandaki. Yutkundukça geçecek diye umut etmekteyim, sonu yok..


Büyük ve Özgür Olmak

Büyük olmak nedir? Büyümek özgürleştirir mi? Çocukken dünyevi ve ruhani buhranların olmadığı, kötülüklerle saklambaç oynayıp her seferinde k...